Yazılarım

Protokol Kuralları

Protokol kelimesinin Türk Dil Kurumu Sözlüğünde bulunan anlamları aşağıda sırasıyla belirtilmiştir.

  1. Bir toplantı, oturum, soruşturma sonunda imzalanan belge.
  2. Diplomatlar arasında yapılan anlaşma tutanağı.
  3. Diplomatlıkta, devletler arasındaki ilişkilerde geçen yazışmalarda, resmî törenlerde, devlet başkanları ile onların temsilcileri arasındaki görüşmelerde uygulanan kurallar.
  4. Resmî ilişkilerde ve işlemlerde ciddiyet.

Protokol kuralları; törenlerden, resmi davetlere, toplantılardan, resmi ziyaretlere kadar birçok alanda uygulanır. Şuan birçok kamu kuruluşu protokol kurallarını web sitelerinde açıklamış bulunduğundan güncel protokol kuralları üzerine değinmeyeceğim. Bu yazımda eski dönemlerde uygulanan 3 farklı protokol kuralından ve öneminden bahsedeceğim.

9. yüzyılda Bağdat’ta yaşamış olan Muhammed B. Hâris Sa’lebi isimli kişi Abbasi Devleti’nin önde gelen protokol yazarlarından biridir. İran devlet geleneği ve yönetim anlayışını analiz ederek Abbasi yöneticilerine bu konuda rehberlik etmiştir. Bu alanda yazmış olduğu eserlerinde 9. yüzyıldaki protokol kurallarını ele almıştır. Protokol kurallarının eski dönemlerde ve günümüzde ne derece önemli olduğunun daha iyi anlaşılması için 2010 yılında yaşanmış bir örneği bu kısımda özellikle belirtmek istedim.

Alçak Koltuk Krizi

9. yüzyılda belirtilen protokol maddelerinden bir tanesini aşağıda belirtmiş bulunmaktayım.

“Güç, bağlılık, doğum ve hanedanlık bakımından kendisine denk olan bir kimse hükümdarı ziyarete geldiği vakit hükümdarın yerine getirmek zorunda olduğu şeyler şunlardır: Ayağa kalkıp (misafirine) doğru yürümesi, ona sarılması, elinden tutup onu kendi makamına oturtması ve kendisinin ondan aşağı oturması. Çünkü, bu öyle bir durumdur ki, hükümdar yanına gelen kimseyi ziyaret ettiği zaman onun da aynı şekilde davranmasını bekler.

Eğer saygısızlık edip gerekenleri yerine getirmeyecek olursa, artık hükümdar kendisine böyle davranılacağı konusunda emin olamaz. Ne zaman (bir hükümdar) arkadaşına yasalara ve kurallara uymayacak biçimde davranırsa, bu durum bozgunculuğa ve hükümdarlar arasında kin çıkmasına neden olur. Bu ise, karşılıklı olarak çekememezliği, düşmanlığı ve nefreti doğurur. Bir ülkede böyle bir durumun oluşması felakete ve savaş çıkmasına neden olur.”

Bu maddeyi incelediğimde 2010 yılında İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısının, Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi ile yaşadığı alçak koltuk krizi aklıma geldi. Konuyu tam hatırlamayanlar için özet geçmek gerekirse Büyükelçimiz İsrail Parlamentosu’na davet edilmiş ve çalışma ofisinde ağırlandığı sırada odaya basın mensupları alınmıştı.

Büyükelçimiz görüşmenin basın mensupları odadan çıktıktan sonra yapılmasını istemesi üzerine İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı basın mensuplarına İbranice hitap ederek “Bizim yüksek, onun daha alçak bir koltukta oturduğuna, masada yalnızca İsrail bayrağı bulunduğuna ve bizim gülümsemediğimize dikkatinizi çekerim” demiştir. Yaşanan bu olaydan dolayı iki ülke arasında ciddi bir kriz yaşanmıştır. Protokol kuralları üzerinden gerçekleştirilen bu olay basında uzunca süre yer almıştı.

Protokol Kurallarında Elçi Seçimi

Muhammed B. Hâris Sa’lebi’nin eserleri incelendiğinde dikkat çeken bir konuda elçi seçiminin belirlenme usulüdür. Bununla alakalı yazılan kısım aşağıda ilginize sunulmuştur.

“Hükümdar bir kimseyi elçi tayin etmeden önce uzunca bir süre sınamalıdır. Acem hükümdarları diğer ülkelerin hükümdarlarına göndermek üzere bir elçi seçme gereği duydukları vakit, elçi adayı olan kişiyi önce kendi ülkelerindeki adamlarına gönderirler, ayrıca elçiyle birlikte onu gözlemleyen ve söylenenleri kaydeden bir gözcü tayin ederlerdi.

Elçi, elçilik görevini tamamlayıp döndüğünde, gözcü konuşulanları ve elçinin verdiği yanıtları içeren belgeyi hükümdara verir, hükümdar da bunu elçinin anlattıklarıyla karşılaştırırdı. Eğer elçinin söyledikleri belgeye ya da belgenin anlamına uyuyorsa, hükümdar bu elçinin aklının sağlam ve lehçesinin düzgün olduğunu anlar, sonra onu elçi olarak düşmanına gönderir, yine ardından konuştuklarını ezberleyip yazan, daha sonra hükümdara sunan bir gözcü gönderirdi.

Eğer elçiyle gözcünün sözleri birbirini tutar ve hükümdar elçinin düşmandan getirdiği haberin doğru olduğu, aralarındaki düşmanlığı artıracak bir şey eklemediği kanısına varırsa onu diğer toplumlara gönderdiği bir elçi olarak tayin eder ve ona güvenirdi. Artık bundan sonra elçinin söyledikleri kesin kanıt yerine geçerdi.”

Bu kısımda da görüldüğü üzere protokol kuralları sadece karşılama, selamlama, hitap etme, takdim etme, oturma düzeni gibi kurallar haricinde dış bölgelerde temsili gerçekleştirecek kişinin seçiminin ne derece titizlikle yapıldığı açıkça gözükmektedir. Kurallar bu maddelerden de anlaşılacağı üzere 1100 yılı aşkın bir süredir dikkat edilen, önem verilen kurallar bütününü oluşturmuştur.

Atama Yapma

“Sâbür Zâ’l-Ektâf, Zerdüşt din adamlarının başı Mübezân-ı Mübed öldüğünde, İstakhr kasabalarının birinde, bilgi, erdem ve güvenilirlik bakımından baş yargıç olabilecek kadar yetenekli birinin bulunduğu anlatılınca, onu davet etti. Bu kişi onun yanına geldiğinde hemen yemeğe çağırdı ve onunla birlikte yemeğe oturdu. Sâbür önüne aldığı pilici iki parçaya böldü ve parçalardan birini bu adamın önüne koydu, bir parçasını da kendi önüne aldı. Sonra, yemesini ve başka bir yemekle karıştırmamasını, çünkü bunun daha sağlıklı ve mide için daha hafif olacağını söyledi. Adam ise yarım pilici önüne alıp daha önce nasıl yiyorsa öyle yedi ve Sâbür’dan evvel bitirdi. Sonra, başka bir yemeğe uzandı. Sâbür ise onu izliyordu. Sofra kaldırıldıktan sonra ona dedi ki:

Sana uğurlar olsun! Haydi, doğruca geldiğin yere! Çünkü, bizim atalarımızdan olan geçmiş hükümdarlar şöyle demişlerdir: Hükümdarın önünde yemek yerken açgözlü davranan kişi, sıradan halkın ve alt tabakadan olan insanların mallarına karşı daha fazla açgözlü olur. Dolayısıyla, Sâbür bu kişiyi daha önce düşünmüş olduğu makama atamadı.”

Eski dönemlerde de, önemli bir makama ataması gerçekleştirilecek kişinin seçiminde sadece bilginin ve erdemin yeterli olmadığını bu kısımda net bir şekilde görüyoruz. Davranışların, tutumun kararları etkileyen önemli unsurlar olduğunu ve bu unsurlara yıllar öncesinde de çok dikkat edildiği yukarıda belirtilen konuda detaylıca açıklanmıştır. Protokoller geçmişten günümüze birçok alanda değişiklik göstermiş veya revize edilmiş olmasına rağmen önemini korumaya devam etmektedir.

Uğur Kaya

Başa dön tuşu