Yazılarım

Kurum İçi Farkındalık Bilinci

Kurum içi farkındalık bilincinin artması, kurum kültürünün oluşmasında önemli bir faktördür.

Kurum içi farkındalık konusu her dönem önemini korumaktadır. Özelikle pandemi döneminde, farkındalık gibi birçok önemli konuyu yeniden gündeme aldık. Hatırladığımız en önemli konulardan bir tanesi ise, kolektif çalışabilmemiz için sadece bizim sağlıklı olmamızın yetmediği konusudur. Bizim gibi çevremizin, ekip arkadaşlarımızın, ailemizin kısacası temas ettiğimiz herkesin sağlıklı olması gerekmektedir. Güvenli bir ortamın oluşması, verimli bir çalışmanın yapılabilmesi için bu olmazsa olmaz bir durumdur. Bu yüzden etrafımızdaki kişilerin sağlıklı olmasını istediğimiz gibi iş hayatında da başarılı olmak için birlikte çalıştığımız birimlerin başarılı olmasını istemeli ve bu yönde destek olmalıyız. Birimler arası çekişmelerden ve sürtüşmelerden uzak durmalıyız.

 

Kurum içerisinde bulunan birimlerin bir biri arasındaki çekişme sadece iki birime değil, tüm kuruma zarar verir. Kurumlar bünyelerindeki tüm birimleriyle bir markanın sembolüdür. O markanın her hangi bir noktasında oluşan hata veya zarar dışarıdan bakıldığında ürünün tamamına mâl edilir. Bu yüzden öne çıkan birimin yapmış olduğu gayret ve çaba, başka bir birimin yapmış olduğu hatadan dolayı başarıya tam anlamıyla ulaşmış sayılmaz. Örnek olarak çok kaliteli bir ürün üretebilirsiniz veya çok kaliteli bir hizmet verebilirsiniz ama o ürün veya hizmeti karşı tarafa pazarlayacak, anlatacak, tanıtımını yapacak ekipler aynı kalitede iş çıkaramıyorsa, bu durumda kurum belirlediği hedeflere ulaşamaz. Hem ürün, hem de kurum zarar görür. Burada özellikle belirtmek istediğim konu birimlerin birbirleri ile yeterli ve etkin iletişim kurmamaktan kaynaklı ortaya çıkan sorunlardır. Bu sorunlar; iletişim kurmama, bilgi saklama, öngörülebilecek senaryoların paylaşılmaması gibi sorunların tamamını kapsamaktadır.

 

İki ayrı birim, iş kolları farklı, alanları farklı peki neden böyle bir çekişmeye girerler?

 

  • Kişisel husumetler,
  • Öne çıkma hırsı,
  • Kurumun üst yönetiminde bir pozisyona talip olduğu için başkalarının parlamasına engel olmak,
  • Prim odaklı çalışan birimlerdeki kişilerin, kendi birimindeki kişilerden fazla kazanmasını engellemek,
  • Genel sorumluluğu görmeyip kendi birimi haricindeki konulara gözlerini kapamak.

 

Yukarıda belirtmiş olduğum durumlarla kurum içinde farkındalık bilinci azaldığı takdirde çok sık karşılaşabiliriz. Bu gibi durumlar bize evrensel değerler olan; dürüst olmak, saygılı olmak, ilkeli olmak gibi ahlaki değerlere sahip insanlarla çalışmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Yukarıda belirttiğim maddeleri daha da detaylandırabiliriz. Fakat bu kadar madde bile durumun ne kadar vahim olduğunu anlatmaya yeterlidir diye düşünüyorum. Yönetici pozisyonları için gerçekleştirilen mülakatlarda veya kurum içi terfilerde bu gibi durumların yaşanmaması için çok dikkatli bir seçim süreci işletilmelidir. Aksi takdirde kurumun ilerlemesi ve büyümesi yönünde bir adım atıldığı düşünülürken, aslında kuruma zarar verecek büyük bir adım atıldığına uzun vadede şahit olabilirsiniz.

 

İnsanların kişisel hırsları bu gibi konularda mesleki körlük yaşamalarına sebep olabilir. Mesleki körlük yaşayan çalışanlarda kurum içi farkındalık bilinci azalmış veya yok olmuştur. Bu tarz çalışanlar kurumlar için en büyük sorunu teşkil etmektedir. Bu gibi konuların önüne geçmeye yönelik çalışmalar yapılmadığı takdirde firmaların hızlı aksiyon alma refleksleri zarar görebilir. Birlikte hareket etme kabiliyeti ve kriz durumlarında hızlı organize olabilme yetenekleri zayıflar. Bu gibi hırsların ortaya çıkmaması için kurumun genel bütününü göz önünde bulundurmaya, çalışanların empati yapmalarını sağlamaya ve kurum içi farkındalık bilinci oluşturmaya yönelik çalışmalar yapılmasını önemli buluyorum.

Başa dön tuşu