Perakendecilik Sektöründe Eğitimin Önemi ve Etkisi
Arzum Küçük Ev Aletleri firmasında CEO pozisyonunda görev alan Murat Kolbaşı ile "Perakendecilik Sektöründe Eğitimin Önemi" konusu üzerine online kariyer sohbetimizi gerçekleştirdik.

Perakendecilik Sektöründe Eğitimin Önemi ve Etkisi; Görüşme içeriğine yönelik bilgiler aşağıda ilginize sunulmuş bulunmaktadır.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1966 doğumluyum. Arzum markası da aynı yıl doğumlu. Nişantaşı’nda Fevziye mekteplerinde anaokulundan itibaren okudum. Işık lisesini bitirdim. İşletme bölümünü okumak istiyordum. Dokuz Eylül üniversitesinde işletme bölümünü kazandım. 1.ve 2. sınıfı orada okudum. Daha sonra yatay geçiş ile Marmara Üniversitesi işletme bölümüne geçtim. 1987 yılında lisansı bitirdim. Ardında Amerika’da Boston Kolejine MBA yapmak için gittim. 1988 Yılında 6 ay Boston’da kalmışken garsonlukta yaptım Amerika’da. Boş durmadım çalıştım. Babam vefat ettiği için İstanbul’a döndüm. Askerliğimi bitirdikten sonra iş hayatına tam teşekküllü atılmış oldum. Bu süreye kadarda Çince dilini öğrenemedim için içimde bir pişmanlık hep kalmıştır.
Arzum firmasının marka olma sürecini kısaca anlatır mısınız?
Arzum markası kahveyle neden bu kadar özdeşleşti?
Arzum markası ilk olarak elektrikli ev aletleri olarak 1966 yılında ütü satışıyla pazara başlıyor. Biz 1991 yılında yaptığımız ilk mutfak robotuyla ürünümüz piyasada çok tutundu. Toplam 4 milyon adet bugüne kadar mutfak robotu sattık. Bu kadar çok satılmasının sebebini merak ediyordum. Anadolu’yu dolaşıp müşteriler ile görüştüğümde sorumun cevabını öğrenmiştim. Mutfak robotu çeyiz kültüründe çok önemli bir yer etmiş. Çeyiz için mutfak robotu ağırlıklı alınmaya başlamış. Kalplerde gönüllerde bu ürünle yer etmişiz. Daha sonra 2000’li yıllarda ARZUM ÇAYCI ürünümüz çok ciddi başarı sağladı.
Ürünün kaliteli olması ve İtalyan bir tasarımcının doğu ile batının birleşimini tasarımda sağlayabilmesi çok ciddi fark yarattı. Biz bu başarımızı uluslararası bir alana yaymak istedik. Buradan girişimci olan öğrencilerimize de sesleniyorum bir iş yaparken büyük resme bakmayı öğrenmeliler. Kendi durumunuzu anlamak için Dünyadaki büyük resme bakmayı çok kıymetli ve değerli buluyorum. Dünyadaki pazara baktık. Ürünümüzde Türkiye’de adette pazar lideriyiz. Ciroda ilk 5 arasındayız. Dünyaya bizim kategorimizde toplam 10.300 markanın var olduğunu biliyoruz. Dünyada bilinen 12 markanın geçmişini, başarısını ve bu hikâyeyi nasıl yarattıklarını inceledik. Bu markalar aslında bir alanda uzmanlaşmış ve derinleşmiş.
Türkiye’de bir araştırma sonucunda en önemli asetlerimizin Türk lokumu, Türk kahvesi, Türk banyosu veya Türk hamamı olduğunu gördük. Bunların arasında Türk kahvesini özellikle çektik. Dünya küçük ev aletleri pazarında kahve makineleri pazarının büyüdüğünü gördük. Peki, biz bu kahve makinelerinin daha iyisini, daha ucuzunu veya daha pahalısını yapabilir miyiz? Evet, yapabiliriz dedik. Kahve sektörü içerisinde tüm oyuncuların Türk kahvesini çok iyi bildiğini gördük. Yurtdışında kahvenin yapılış şeklinde cezvede pişirilip fincana dökülmesi gibi bir uygulama bulunmamakta. Bunu dikkate alarak İspanyol bir tasarımcıya bu özellikleri göz önünde bulundurarak yeni tasarım yapmasını istedik. Sonuç olarak kahve makinemiz olan ARZUM OKKAYI geliştirdik. Arzu okka şuan 40 tan fazla ülkede satılıyor. 6 farklı kategoride 250’nin üzerinde ürün satıyoruz. Arzum okka açık ara farkla en çok satılan ürünümüz oldu. Türk kahvesi bizim için milli bir değerdir.
Covid-19 sürecinin perakende sektörüne etkileri neler oldu?
Pandemi ilk olarak turizm sektörünü etkiledi. İnsanlar bir yerden başka bir yere gidemediler. Gezemediler, yemek yiyemediler, kahve içemediler, birbirleriyle temas edemediler. Dolayısıyla mağazalarda olan alış verişte etkilendi. 1982’den beri Asya’yı çok sık ziyaret ediyorum. Güney Kore, Çin, Hong Kong, Japonya ziyaret ettiğim yerler arasında. Bu ülkelerde hastalık süreci bizden yaklaşık 100 gün daha önce başladı. Bu bölgeleri çok ciddi takip ettik. Fabrikalarımızdaki ve 21 farklı üreticimiz tarafından arzum ürünlerini üreten yerlerde hijyene çok dikkat ettik. Tedarikte aksamalar yaşadık. Ofis yerine evden çalışma sistemine döndük. Biz biraz tedbirli bir firmayız sigorta anlamında özellikle.
Finansal riskler ve insanlardan kaynaklanacak riskleri düşünerek sigorta anlamında önlemlerimizi almıştık. Ürünlerimizin müşteri ile buluşma noktasında e-ticarete ağırlık verdik. Çalışan bayilerimizin problemlerine destek olmaya çalıştık. Kendi içimizde komite kurarak bakanlığın açıklamaları neticesinde ve genel olarak yapılması gerekenleri takip ederek uyguladık. Bize gelen talepleri değerlendirerek yüzü kapatan siperlik üretimine başladık. Çalışanlarımızı, paydaşlarımızı, müşterilerimizi korumaya çalıştık.
Aile şirketinde yönetici olmak zor mu?
Zorluklarıyla ve güzellikleriyle beraber iç içe geçmiş bir olgu, bir varlıktır aile şirketi. İkinci jenerasyonda benle birlikte gelen 7 kuzen var. Benden sonra gelen jenerasyonda ise 10 kişi var. Bunlardan ikisi ise oğullarım. İsviçre’de kurulmuş 62 ülkede faaliyeti olan aile şirketleri derneği var. Onları takip edince Türkiye’deki sorunların diğer ülkelerdeki aile işletmelerinde de olduğunu gördük.
2012 yılında 40 farklı aile şirketi birleşerek İsviçre’deki derneğin Türkiye şubesini olduk. İsmi TAİDER. Türkiye’de bilinen büyük, orta, küçük işletmelerin üyelerini davet ettik. Toplantılar yaptık. Sorunların altından kalkıp aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini sağlamaya çalıştık. Aile işletmelerinde hissedar yapısı ve yönetici tarafını ayırmanız gerekiyor. Hisse hakkından dolayı üretim veya lojistik organizasyonunu devralmak ayrı şey. Hissedarların işletme fonksiyonlarına ilgisi yoksa alttan gelen kuşağa veya denk kuşaklarına kardeşlerine, yeğenlerine şans vermeleri lazım. Hissedarlık ile icra kısmını ayırmaları lazım. Hissedar ile profesyonel yöneticinin tamamen ortadan ayrılmış bir çizgi ile iki farklı yerde oturması gerektiğine inanıyorum.
Perakende sektöründe işe alım süreçlerinde dikkat edilen yetkinlikler nelerdir, yeni mezun alımlarında özellikle nelere dikkat ediyorsunuz?
Bunu aslında sadece perakende diye indirgememek lazım. Çalışacağınız kişinin ilgi ve alakasını iyi ölçmeniz gerekiyor. Çünkü bütün teknolojik işler, sanayi işleri hizmet sektörü kısaca her sektör geliyor insan değerinde kitleniyor. İşini seven bir kişiyi o işe monte ederseniz o iş yürüyor. Perakende sektöründe şöyle bir gerçek var iş modelleri arasında B2B işler vardır. Yani bir otelin mutfağını yapmak, bir otelin kazan dairesini yapmak aslında bir B2B iştir. Ama bir tüketiciye bir gıda satmak, bizim gibi bir su ısıtıcısı, kahve makinesi satmak B2C bir iştir. Direk tüketiciye dokunan bir işte insan değeri çok önemli. İnsanın o işi severek yapması sonucu kesinlikle değiştirir.
Perakendecilik sektöründe çalışanlarınıza verdiğiniz eğitimler nelerdir?
Bu alandan sorumlu arkadaşlarımız ihtiyaca yönelik eğitim organizasyonları düzenliyorlar. Çalışanlarımızdan gelen talepleri de dikkate alıyoruz. Ayrıca çalışanlarımıza rahat edecekleri çalışma ortamları sunmaya çalışıyoruz. Örneğin bir araba kiralayacaksak çalışanımızın isteğini dikkate alarak karar veriyoruz. Bu uygulamalar çalışanlarımızı motive ediyor.
Türkiye’nin büyük bir markasında üst düzey bir pozisyondasınız bugüne kadar kendinize rol model aldığınız bir kişi oldu mu?
Ben biyografi okumaya çok meraklı bir insanım. Lee lacocca’nın hikâyesini çok beğeniyorum. O yöneticinin kuruma getirdiği inovatif hareketler bende iz bıraktı. Değer verdiğim kişilerden biridir. Türkiye’de örnek iş adamı dediğiniz zaman bende bir anısı var sayın rahmetli Sakıp Sabancı’nın “Ayraşın araya girecez” demesi benim için çok kıymetliydi. Lütfi Kırdar’da, Dünyadaki bütün Türk iş adamlarına seslendi ve şunu dedi “ Hepinizden şunu istiyorum. Ayraşın araya girecez. Çünkü onlar bizi yan yana duruyorlar, omuz omuza almayacaklar.” demişti. Etkileyici bir konuşmaydı. Onu bize hissettirmişti. Kendi sektörümden örnek vermek gerekirse James Dyson hem tasarımları hem inovasyonları ile fark yarattı. Takip ettiğim önemli iş insanları bunlar. Aklıma ilk gelenler bunlar.
Girişimciliği önemsiyorsunuz. Girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Ben aynı zamanda melek yatırımcıyım. Bizde girişimcilik ruhu var. Bizde eksik olan takip konusu. Girişimciler kolay vazgeçiyorlar. Fikri için girişimciye 10.000 kişi bu tutmaz diyecektir. 100 kişi bu fikir tutar diyecektir. O 100 kişiye tutunmalılar. Israr etmeliler. Vazgeçmemeliler. En önemli konu bence bu.
Kariyerlerine yeni adım atacak üniversite öğrencilerine ve mezunlarına iş hayatına dair önerileriniz nelerdir?
Fark yaratsınlar. Türkçe anadilleri, İngilizce öğreniyorlar bunun yanında Çince Japonca, Korece gibi yükselen Asya ülkelerinin kültürünü ve dilini öğrendikleri zaman bizim sektörde karşımıza geldiğinizde biz sizi işte tutabilmek için çabalarız. İş yok diyorlar. Katılıyorum iş yok. Sıradan olursan iş yok. Farklılaşman lazım. Birde üniversite yıllarında muhakkak iş hayatına dokunsunlar. İşi küçük görmesinler. Mutlaka çalışsınlar.