Genel

Marka ve Patent Sektörünün İstihdama Etkileri

Destek Patent firmasında Yönetim Kurulu Başkanı pozisyonunda görev alan Kemal Yamankaradeniz ile “Marka ve Patent Sektörünün İstihdama Etkileri” konusu üzerine online kariyer sohbetimizi gerçekleştirdik.

Marka ve Patent Sektörünün İstihdama Etkileri; Görüşme içeriğine yönelik bilgiler aşağıda ilginize sunulmuş bulunmaktadır.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1955 doğumluyum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimim ve hayatım Bursa’da geçti. 43 yıldır iş hayatındayım.37 yıldır Destek Patent şirketindeyim. 1983 yılında kurduğumuz Destek Patent bugünlere geldi. 1983’deki marka ve patent mevzuatı ile bugünkü marka ve patent mevzuatı arasında büyük değişimler var. 1994 yılında marka, patent, tasarım gibi sınai haklar hakkında yeni uygulamalar başladı. 1995 yılından sonra Türkiye’de bu işleri özerk olarak yürütecek bir kurum kuruldu. Şimdiki adı Türk Patent Kurumudur. Türkiye’nin bugünlere gelmesinde o dönemlerde yapılan çalışmaların katkısı büyük oldu. Korunmayan bir hak zayii olmuş bir haktır. Türk Patent Kurumu’nun kurulması ile bu hakların korunması sağlanmış oldu. Türkiye bu işin anayasası olan Paris anlaşmasının taraf ülkesi. Dolayısı ile Türkiye’nin tüm dünyada yapılan başvuruları korumaktadır. Bu bakımdan baktığımızda Türkiye gerçekten gelişmiş ülkelerdeki sistemleri kullanan bir ülkedir.

Marka ve Patent nedir?

Ben kısaca markanın tarifini yapmak istiyorum. Marka bir işaret tescilidir. Ürünlerin ve hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlayan bir tescildir. Markaların kullanılmaya başlanmasından önce tescil edilerek iş hayatına girmesi lazım. Çünkü buradaki taklitlere karşı markanın korunması tescil ile başlar. Türk Patent Kurumu ayda iki kez bültenler yayınlamakta. Bu bültenlerde bizim tescil ettiğimiz markalara yönelik yakın benzerleri var mı diye kontrol edilmesi lazım. İkinci husus ise bu tescil edilen markaya sadece Türkiye’de koruma sağlanıyor. Bizim ihracat yaptığımız bir ülke var ise o ülkedeki marka tescilini de yapmamız gerekiyor.

Türkiye 13 adet uluslararası anlaşmanın taraf ülkesi. Bunlardan biride Madrid protokolü. Madrid protokolüne göre şuan 97 ülkede tescili tek müracaat ile yapma hakkımız var. Türkiye bu anlaşmalara katılmadan önce bu ülkeler ile ayrı ayrı anlaşmalar yapmak durumundaydı. Ayrı ayrı ücretler ödenmekteydi. Madrid anlaşması ile büyük kolaylık sağlandı. Bir diğer tescil sistemi ise Avrupa Birliği Markası (EUTM) dediğimiz markadır. Bir müracaat ile markamızı 28 Avrupa birliği ülkesinde tescilli hale getirebiliyoruz. İspanya’daki marka ofisine müracaat ederek bu hakkı kazanabiliyoruz. Bunun avantajı şudur. Siz tescil sistemi ile müracaat ederseniz bir ülkede markayı kullanırsanız, diğer ülkelerde de bu markayı kullanıyor sayılıyorsunuz. Artık markayı tescil ettirmek yeterli değil. Bir markayı tescil ettirdiğinizde 5 yıl içinde kullanma zorunluluğunuz var.

2017 yılındaki kanun ile bu durum mevzuata girmiş oldu. Marka sahipleri markalarını sürekli kullanmadıkları takdirde bu markayı kullanmak isteyen firmalar kullanım ispatı isteyebilir. İspatlayamazsak markanın tescili olmasının önemi yok. Markanızı ya kullanın ya da lisans yolu ile kullandırın. Böylelikle ekonomide canlanır. Bu imkânı göz önünde bulundurmak lazım.

Patent belgesini almak ne kadar sürer?

İki buçuk ile üç yıl arasında sürer. İşlem adımları uzun sürüyor. Bir patentin araştırması bir yılda sonuçlanmakta. Bir yılda inceleme raporunun gelmesi sürüyor. İlana çıkması, belge süreci diye devam ediyor. Sadece bizde değil tüm dünyada aynı sürede belge çıkmakta.

Patent belgesini aldıktan sonra biri çıkıp itiraz edebilir mi?

İlana çıktıktan sonraki süreçte itiraz hakkı var. Bütün süreleri kaçırdım bu haksız alınan belgedir diye biri itiraz ederse mahkemeye başvurması gerekir. Onun haricinde patent kurumuna itiraz yapamaz. Patent hakkını kazanmak kolay değil.

Marka, Patent, Tescil işlemlerini ihlal eden kişilere verilen cezalar nelerdir?

Patentle ilgili olarak bir firma diğer firmanın tescilli olan markasını taklit ederse markaya yönelik tecavüze men davası açabilir. Uğradığı zararın telafi edilmesini, mevcut olan ürünlerin toplatılmasını, markası zarar görmüşse onun zararını tazmin edilmesini ve taklit eden firmadaki makinelere el konulmasını talep edebilir. Türkiye’de 5000’den fazla marka taklit dava dosyası bulunmakta. Türkiye taklit önlemedeki en başarılı ülkelerden biri.

Yurt dışındaki birçok ülke yıllardır marka, patent gibi konulara odaklanmış ve bu alanlardan ciddi gelirler elde etmekte. Bu ülkelerle ne seviyede rekabet edebiliriz?

Amerika, Japonya ve Avrupa’da birçok ülke teknolojide bize göre üstün. Fakat bizde yeni bir fırsat var. Yeni nesil teknolojiler. Örneğin yeni nesil otomobil gündemde. Onlarda, bizde bu alanda çalışıyoruz. Yeni nesil teknolojiler üzerine yapacağımız çalışmalarda eşitiz. Bu alanlarda yapacağımız çalışmalarda daha hızlı hareket edebilirsek, birçok alanda daha ileriye gitme ihtimalimiz var. Teknolojiler değişiyor ama ekonomilerde değişiyor. Bir virüs geldi ülkeler darmadağın oldu. Şimdi bu alanda Türkiye hızlı hareket eder, yeni buluşlar, yeni markalar ve yeni patentler çıkarma hususunda acele ederse avantajlı bir duruma geçebiliriz. Bizim hızlı hareket edebilme avantajımız var. Girişimcimiz hızlı düşünebiliyor. Bu hızlı düşünmeyi hızlı hareket etmeye dönüştürdüğümüzde avantajlı duruma geçebiliriz.

Marka ve Patent işlemlerini en çok gerçekleştiren ülkeler hangileridir?

Avrupa’da en çok marka başvuru yapan ülkeler sıralamasında birinci sırada Türkiye var. Türkiye’den 2019 yılında 134.000 marka başvurusu gerçekleştirilmiş. 2020’nin ilk üç ayına ait olan yani Ocak, Şubat, Mart verilerini inceledim. Bu süreçte bile marka başvurusu verilerinde azalma yok. Türk girişimcisi ülkesine güveniyor. Patent sayılarına bakarsak 20.000 civarında patent başvurusu gerçekleşti. Bunun 10.000 civarı yabancıların ülkemizdeki patentlerini korumak için yaptığı başvurular. Buda önemli. Halen yabancı yatırımcıların buraya yönelik olumlu öngörüleri var demektir. Gelişmiş ülkedeki patent sayıları çok yüksek. 2019 yılında ABD 300.000, Japonya’da 400.000, Almanya’da 200.000 civarlarında. Biz patent ve marka tescil işlerine 1983 yılında başladık. O yıllarda 150-200 civarındaydı tescil sayıları. O günlerden bugünlere baktığımızda ciddi seviyelere geldik.

Bu sektörde veya sizin firmanızda çalışacak kişilerden beklenilen yetkinlikler nelerdir?

Bu süreçleri insan kaynakları birimimiz yürütmekte. Üniversite mezuniyeti önemli, birimine göre saha tecrübesi aradığımız bölümlerimiz var. Girişimci ve tutkulu arkadaşlar ile çalışmak istiyoruz. Müşteri karşısında bir şeyler anlatmak zordur bu yüzden öğrenme becerisi, tutku ve iletişim becerisi olmazsa olmazımızdır. Çalışanlarımızın %95’i bu alanda bilgi sahibi olmayan kişiler. Biz yetiştiriyoruz. Bu yüzden öğrenmeyi seven kişiler bu alanda başarılı olabilir.

Firmanızda kariyer ve terfi süreçleri ne şekilde ilerlemektedir?

Performansa dayalı bir puanlama sistemimiz var. Yönetici konumuna gelmek için 5 yıl süreyi ön şart olarak koyuyoruz. Zaten bu arkadaşlarımız 5 yıl içerisinde hem kendisini geliştirip, hem bilgilerini olgunlaştırıp, hem de etrafına faydasını arttırabiliyor.

İş hayatında sizin motivasyonunuzu ne sağlamakta?

Her gün yenilikle uyanıyoruz. Her gün yeni bir marka, patent ve buluş ile uyanıyoruz. Bizi heyecanlandıran buluşlar ile karşılaşıyoruz. Bunu dünyada nasıl koruyabiliriz sorusu beni çok motive ediyor. Türkiye’yi ilgilendiren konular bunlar. Bu sayede Türkiye’de çok daha büyük ve güzel işler yapılabileceğini görmem beni motive ediyordu. Kendi teknolojisini geliştiremeyen milletler başkalarından her zaman emir alırlar. Biz emir almak istemiyorsak kendi teknolojilerimizi geliştirmek zorundayız. Kendi teknolojimizi her alanda geliştirmemiz lazım. İnsansız hava teknolojilerinde geldiğimiz nokta ve neleri başardığımızı savunma sanayimizde görebiliyoruz. Aynı başarıların medikal, kimya, tekstil gibi birçok sektörde görülebileceğini düşünüyorum. Bu hususlar beni motive ediyor. Türkiye’nin geldiği nokta beni motive ediyor. Üniversitelerimizde yetişmiş iyi insanlarımız var, çok iyi hocalarımız var. Bu kişilerin sanayi ile buluşmasını çok istiyorum.

Kariyerlerine yeni adım atacak üniversite öğrencilerine ve mezunlarına iş hayatına dair önerileriniz nelerdir?

Genç arkadaşlarımızda beklentiler çok yüksek olabiliyor. Sabırlı olmak çok önemli. Gelecekle ilgili beklentilerde özellikle sabır bu işin olmazsa olmazıdır. İş yapabilme becerinizi arttırmanız lazım, Firmalar arası rekabet haricinde bireyler arasında rekabette artmakta. Kendi kişisel becerilerini arttırmaları çok önemli. Kendini geliştiren kişiler hızlıca fark edilmekte.

Başa dön tuşu